Sicilya Gezi Notları

Coğrafyasından ziyade meşhur mafya aileleri ile adından söz ettirmekte olan İtalya’nın Sicilya adasına doğru hareket ediyoruz. Sicilya hem İtalyan hem de değil, kuzeyli İtalyanlar tarafından hor görülen bir bölge. Mafya, Sicilya ile özdeşleşmiş, adada üretim az ve bu nedenle İtalya’nın kuzeyli zenginleri tarafından sırtlarında bir kambur olarak görülmekte. Bu farklı coğrafyayı göreceğim için gerçekten mutlu ve heyecanlı bir şekilde yola çıkıyorum.

SİCİLYA’YA NASIL GİDİLİR?

Sicilya Adası’nın başkenti Palermo’dur. Palermo, adanın kuzeybatı kısmında yer alıyor. THY, bizim ismini daha az telaffuz ettiğimiz, hatta bir çok kişinin bilmediği Katanya ( Catania ) şehrine direkt seferler düzenliyor. Sicilya’da başlıca 3 büyük şehir var, bunlar; Palermo, Messina ve Catania. İstanbul-Catania uçuş süresi yaklaşık 2 saat 20 dakika ama hava trafiği nedeni ile yaklaşık 3 saati buluyor.

1.DURAĞIMIZ; CATANİA:

CATANIA HAVALİMANIN’NDAN ŞEHİR MERKEZİNE NASIL GİDİLİR?

Catania Fontanarossa Havalimanı’nın şehir merkezine uzaklığı 8 kilometre. Pasaport kontrolünden sonra valizleriniz X-Ray cihazı ile aranıyor ( Bu işlem sadece İstanbul’dan gelen uçaklara uygulanıyor).Terminal binasından çıktığınızda sol tarafta, şehir merkezine gidebileceğiniz ALIBUS firması otobüslerini rahatlıkla görebilirsiniz. 20 dakikada bir kalkan bu otobüsler ile Catania şehir merkezine yaklaşık 25 dakika gibi bir sürede ulaşabilirsiniz. Ücreti kişi başı 4 Euro ve biletler 90 dakika geçerli, biletlerinizi otobüs içindeki makinelerde validate etmeyi unutmayın. Liman istikametini izleyerek şehir merkezine ulaşan bu otobüsten; merkez tren istasyonu, Stesicoro meydanı, Duomo meydanı ve daha birçok noktada bulunan duraklarda inebilirsiniz. Ring seferi şeklinde çalışan bu otobüse havalimanına giderken de bu noktalardan binebilirsiniz. Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Ayrıca terminalden çıkınca sağ taraftan ’’457 numaralı Puplic Bus’’ kalkıyor, ücreti 1 Euro.40 dakikada bir kalkan bu otobüs haliyle çok daha kalabalık oluyor ama hiç de fena bir alternatif değil.

Tren alternatifi de mevcut, durak terminalden çıkınca üst tarafta fakat biz bu yolu tercih etmedik. Eğer tren kullanırsanız; merkez otobüs duraklarının tam karşısında bulunan merkez tren istasyonuna kadar bu tren ile ulaşabilirsiniz. İstasyon oldukça merkezi konumda, bu nedenle şehir içinde ulaşmayı hedeflediğiniz noktalara buradan kolaylıkla devam edebilirsiniz.

CATANIA’DA GEZİLECEK YERLER NERELERİDİR?

Catania’yı rahatlıkla yürüyerek gezebilirsiniz. Yürüyerek gezmek istemeyenler için ise Piazza Duomo’nun hemen yanından kalkan Hopp On Hopp Off turları ve şehir içi gezi trenleri mevcut. Yukarıda da belirtmiş olduğum gibi oteliniz de merkezi bir konumda yer alıyor ise Catania’yı gezerken herhangi bir araç kullanmanıza gerek yok.Şimdi, nereler görülmeli onlara bir göz atalım.

Piazza Del Duomo ( Duomo Meydanı): Via Etnea ‘nın sonunda yer alan ve isminden de anlaşılacak olduğu gibi Duomo’nun da ( Sant’ Agatha Katedrali) bulunmakta olduğu meydan.

Cattedrale Di Sant’ Agatha ( Duomo): Meydana ismini veren katedral. Sicilya bölgesinin en görkemli dini yapılarından biri.

Fontana Dell’Elefante: Duomo Meydanı’nın tam ortasında bulunan fil heykelli havuz. Bir yerde bu meydanın simgelerinden ve buluşma noktalarından biri.

Fontana Dell’Amenano: Duomo meydanının en uzak köşesindeki heykel ve çeşme.

Chiesa Del Sant’Agatha: Duomo’nun hemen yanındaki ’’Via Vittorio Emanuelle 2’’caddesine döndüğünüzde sol kolda karşınıza çıkacak olan kilise Duomo’nun bu caddeye bakan tarafı ile tam olarak karşı karşıya bulunmakta.

Pescheria Fratelli Vittorio: İşte size İtalyan filmlerinden fırlamış bir sahne. Duomo Meydanı’nda bulunan kemerli kapıdan geçtiğinizde, kendinizi birden bire; Pescheria Fratelli Vittorio isimli balık pazarında ki satıcıların bağırış, çağırışları içerisinde bulacaksınız.Balık pazarının yanı sıra; birçok market, kasap,manav, balık yenebilecek ufak dükkanlar ile dolu ve dapdaracık sokakları olan bu bölgeyi gezmeye doyamayacaksınız.

Via Etnea: Bir ucu Duomo Meydanı, diğer ucu Etna yanardağı olan bu cadde; ev sahipliği yapmakta olduğu cazibe noktaları -Mağazalar, restoranlar, kafeler, sinemalar-  ile şehrin en işlek ve popüler caddesidir.

Piazza Stesicoro: Stesicoro Meydanı, Duomo’dan sonra şehrin en işlek ve işlevsel noktası.Via Etnea’nın hemen hemen tam ortasında ve çok merkezi bir konum.Cuma ve Cumartesi günleri Piazza Stesicoro’nun hemen yanında bizdeki Salı Pazarı benzeri ( Çok daha küçüğü)kuruluyor.

Basilica Di San Francesco D’assisi : Duomo meydanından Via Vittorio Emanuelle 2 caddesinin sol tarafına doğru ilerlediğinizde 500 m kadar ileride sağ kolda karşınıza çıkacak olan kilise.

Monumento Al Cardinale: Basilica Di San Francesco D’assisi’nin hemen yanında bulunan görkemli heykel. ’’Dusmet’’ olarak da biliniyor.

Basilica Della Collegiata:  Via Etnea üzerinde Duomo meydanına doğru gelirken sağ kolda.

Piazza Bellini: Şehrin en görkemli meydanlarından biri.

Teatro Massimo Bellini: Piazza Bellini üzerinde bulunan ve hala hizmet vermekte olan tiyatro.

Castello Ursino: 1250 yılında inşa edilmiş olan kaleye Duomo Meydanı’ndan 10 -15 dakikalık bir yürüyüş sonrasında ulaşabilirsiniz. Sergilerin de düzenlenmekte olduğu kalenin giriş 12 Euro, ilginiz var ise ödemeye değer.

 YEME İÇME İLE İLGİLİ MEKAN ÖNERİLERİ:

Sette Piu: Eğer turistik olmayan ve genellikle şehir halkının rağbet ettiği bir mekân arıyorsanız doğru adrestesiniz. Restoran öğlen 12.00-14.00 arası akşamları ise 19.00 itibari ile açık. Makul fiyatlarının yanı sıra muhteşem pizza, makarna, tatlı çeşitleri ile mutlaka deneyimlemeniz gereken bir mekân. Via Sant’Euplio Caddesi üzerinde bulunmakta olan Sette Piu’ya; Via Etnea caddesi üzerinde bulunan meşhur Savia Pastanesi karşısındaki sokağa girerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. İtalya’nın kuzeyi yada Roma ile karşılaştırmayın, fiyatlar Euro bazında gerçekten uygun (Zaten TL’ye çevirdiğimiz taktirde son kur durumları ile bize her şey pahalı)

La Cantina Della Collegiata: Gene turistik olmayan bir aile işletmesi. Burada ucuz fiyatlar ile iyi yemek yiyebilirsiniz. Menüde deniz mahsulleri de bulunuyor. Hoş mekan, tavsiye edilir.

Savia Pastanesi: Meşhur Sicilya tatlılarını ve karşı çıkılması zor İtalyan kahvelerini deneyimleyebileceğiniz 1897’den beri hizmet veren bir mekân. Cannoli, Pistacchio, Cassata gibi meşhur Sicilya tatlılarını mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Savia Pastanesi Via Etnea üzerinde şehrin en meşhur parkı Giardino Bellini’nin karşısında bulunmakta.

Spinella Pastanesi; Menüsünde harika tatlılar, hamur işleri ve kahve bulabileceğiniz, Savia Pastanesi ile yan yana olan mekan, 1936 ‘dan bu yana hizmet veriyor. Mekan popülarite olarak Savia Pastanesi’nin biraz altında kamış olsa da bence aralarında hiç bir fark yok, hatta Spinella’nın çalışanları müşterilere karşı çok daha kibarlar.

Haliyle Catania’da yüzlerce yeme içme mekanı var. Yukarıda sizlerle paylaşmış olduklarım; deneyimlemiş ve memnun kalmış olduğum mekanlar. Mesela Duomo çevresindeki restoranlar genellikle turistik ve çok kabalar, o nedenle oralardan uzak durmanızı öneririm.

CATANIA’DA KONAKLAMA ÖNERİMİZ:

Biz konaklama için Stesicoro Piazza’da bulunan Albergo Stesicoro’yu tercih ettik. Albergo Stesicoro; İtalya’da çokça rastlamakta olduğumuz kat otellerinden bir diğeri. Otel Via Etnea üzerinde, her yere yürüme mesafesinde. Kahvaltı büfesi ufacık ama oldukça yeterli, saçma ve gereksiz detay yok, evde kurulan kahvaltı sofrası mantığında; ’’peynir, salam, yağ, reçel, kruvasan, yoğurt, corn flakes’’ daha ne olsun? Odalar geniş ve tertemiz, banyolar gayet iyi. Fiyatları makul. Otel binanın üçüncü katında, otele giriş yaptıktan sonra size 3 adet anahtar veriyorlar; biri odanızın, diğer iki anahtar ise alt ve üst kapıların. 24 saat boyunca kahve ve çay için sıcak su imkânı mevcut. Otelin her yerinde ücretsiz olan Wi-Fi gayet iyi çalışıyor. Eğer lüks hastası değilseniz size Albergo Stesicoro’u şiddetle tavsiye ederim. Otel hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

CATANİA’DA ŞEHİR İÇİ ULAŞIM NASIL?

Catania’da eğer şehir merkezinde konaklıyorsanız, cazibe merkezlerine ulaşmak için yürümeniz yeterli olacaktır ayrıca Catania’da metro hattı da var. Eğer şehrin uzak noktalarına gitmek isterseniz metro da sizin için iyi bir alternatif olabilir, ayrıca Etna yanardağı civarındaki köylere ulaşmanıza imkan sağlayan Circumetnea trenine binmeniz gereken Borgo İstasyonu’na da bu metro vasıtası ile ulaşabilirsiniz.

CATANIA’DAN DİĞER ŞEHİRLERE ULAŞIM NASIL?

Sicilya seyahatinizi sadece Catania ile sınırlı tutmayıp – ki zaten doğrusu bu – diğer şehirlere de gitmeyi düşünüyorsanız; en iyi alternatifler tren ve otobüs olacaktır. Eğer 3 ya da 4 kişilik grupsanız ’’ araba kiralama ‘’ da kayda değer bir alternatif olarak karşımıza çıkıyor, araba size tren ya da otobüs ile ulaşamadığınız kasaba ve köylere de ulaşabilme özgürlüğünü sağlıyor.

Catania şehir merkezine çok yakın bir mesafede bulunmakta olan Catania Merkez tren istasyonu ve onun hemen karşısında konumlu otobüs duraklarından bineceğiniz araçlar ile kolaylıkla diğer Sicilya şehirlerine seyahat edebilirsiniz, zaten yazımın devamında diğer şehirlere ne şekilde ulaşabileceğiniz hakkındaki detayları bulacaksınız.

Biletlerinizi internet vasıtası ile alabileceğiniz gibi durak, gar ve otobüs şirketlerinin ofislerinden de temin edebilirsiniz.

Tren Biletleri için : Trenitalia için tıklayınız.

Etna ve diğer şehirlere giden otobüsler için : Etnatransporti için tıklayınız.

Etna Trenleri İçin: Circumetnea için tıklayınız.

adreslerinden daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

2.DURAĞIMIZ; PALERMO:

Catania’dan Palermo’ya gitmek için otobüs ya da tren alternatifini kullanabilirsiniz. Yazımın Catania kısmında da belirtmiş olduğum gibi, Catania tren garı ve şehirlerarası otobüs terminali şehir merkezine çok yakın ve yürüme mesafesinde.

Eğer yolculuğunuzu aktarmasız bir tren seferi ile yaparsanız; Catania-Palermo seyahati yaklaşık 2 saat 50 dakika sürüyor. Cumartesi günleri (2X1 Speciale Sabato) kampanyası ile 2 kişi 1 kişi fiyatına seyahat edebiliyorsunuz, bunun tek şartı biletinizi 3 gün önceden satın almanız. Tren italia internet sitesinden ya da garlardaki makinalardan biletleri kolaylıkla temin edebilirsiniz, ayrıca bilet gişeleri de mevcut.

Bu seyahatimizde Catania-Palermo arasını diğer seyahatlerin aksine araba ile geçtik. Bunun sebebi ise Palermo’dan sonra ünlü Godfather Filmi’nin izini sürüp Corleone Kasabasını da görmek istiyor olmamızdı ve bunu puplic transport ile halletmemize imkan yoktu.  Catania’dan çıktıktan hemen sonra otobana girilip Palermo’ya kadar bu otoban üzerinden gidiliyor. Yol boyunca ücret ödemenizi gerektirecek herhangi bir paralı yol yok. Sürüş yaklaşık 2,5 saat kadar sürüyor. Belirtmek isterim ki Palermo içinde araba park etmek gerçekten büyük sorun, bizim şansımız yaver gitti ve tren istasyonunun hemen karşısında bulunan ana caddenin hemen dibindeki yan sokaklardan birine arabamızı park ettik.

Palermo’da, merkez tren istasyonunun tam önünde Piazza Giulio Cesare bulunuyor,tren istasyonuna sırtınız verip, bu meydandan tam karşıda bulunan Via Roma’ya girdiğiniz zaman, bu cadde sizi Palermo’da görmeniz gereken belli başlı cazibe noktalarına ulaştıracaktır.

Sicilya bir ada ama deniz kenarları genellikle liman, tren yolu, arkeolojik sit alanı; yani şöyle boydan boya yürürüz, kıyıda bir kafede oturup vakit geçiririz gibi durumlara pek imkan yok. Kıyılarda kafe, bar, restoran gibi yapılanmalar pek mevcut değil. Hani bazı sokaklar denize açılmasa bir adada olduğunu unutacak insan en azından Catania, Palermo ve Messina gibi büyük şehirlerde durum böyle.

PALERMO’DA GEZİLECEK BELLİ BAŞLI YERLER NERELERİDİR?

Quattro Canti:  Corso Vittorio Emanuelle 2 ve Via Magueda caddelerinin kesiştiği noktada bulunan, 4 ayrı köşede 4 ayrı eser. Bu eserlerin her biri en altlarında çeşme olmak üzere yukarıya doğru 3’er ayrı heykel ile tamamlanmakta. Diğer adı Piazza Vigliena olan meydanda bulunan Quattro Canti, 17.yy başlarında o dönemin ünlü mimarı Giulio Lasso tarafından yapılmıştır.

Piazza Pretoria & Fontana Pretoria: Quattro Canti’den hemen soldaki sokağa döndüğünüz zaman karşınıza çıkacaktır. Fontana Pretoria ( Pretoria Çeşmesi) üzerinde bulunan heykeler o derece müstehcen bulunmuş ki bu nedenle çeşme Sicilyalılar tarafından ’’Utanç Çeşmesi’’ olarak da anılmaktadır.

Cattedrale Di Palermo: Vittorio Emanuelle 2 caddesi üzerinde, geldiğiniz yol rotasını değiştirmeden, 10 dakikalık bir yürüyüş sonunda Cattedrale di Palermo’ya ulaşabilirsiniz. Palermo Katedrali’nin Sicilya’da görmüş olduğum en görkemli dini yapı olduğu kesin. Tarz olarak Kuzey İtalya’da görmekte olduğumuz katedrallerden oldukça farkı olan yapı; ekseriyetle Malta, Korsika gibi adalarda görmekte olduğumuz katedrallerle benzeşmektedir.

Palazzo Dei Normani: Palermo Katedrali’ne çok kısa bir yürüme mesafesindedir. Palermo’nun en yoğun şekilde ziyaret edilen cazibe merkezlerinden bir diğeri olup Piazza Indipendenza’da bulunmaktadır. Palazzo Dei Normani; günümüzde Sicilya Bölge Meclisi’nin toplantılarına ev sahipliği yapmaktadır.

Capella Palatina: Norman Sarayı bünyesinde Capella Palatina’yı da ziyaret edebilirsiniz.

Porta Nuova: Norman Sarayı’nın hemen yan tarafında bulunmaktadır. Kapı 5.Carlos’un Tunus’tan Palermo’ya zafer ile dönüşünün şerefine 1535 yılında inşa edilmiştir.

Piazza Giuseppe Verdi Ve Teatro Massimo: Piazza Giuseppe Verdi’ye ulaşmak için geldiğimiz yoldan geri dönüp, Quattro Canti’den bu kez sola yani Via Magueda’nın Piazza Pretoria’nın aksi tarafındaki kısmından devam ediyoruz.600 metre kadar sonra varacağımız meydan Piazza Giuseppe Verdi ve bu meydanda göreceğimiz görkemli yapı Teatro Massimo. Baba 3 filminin opera sahneleri de Teatro Massimo’da çekilmiş olup İtalya’nın en büyük opera binası özelliğini de taşımaktadır.

Piazza San Domenica Ve Chiesa di San Domenica: Tetaro Massimo’dan çıkıp onun hemen yanından dik olarak aşağıya doğru inen caddeden tren garından gelirken ilk kullanmış olduğumuz cadde olan Via Roma’ya çıkıyoruz. Piazza San Domenica ve Chieas di San Domenica bu cadde üzerinde, 150 metre kadar tren garı tarafına doğru yürüdüğünüzde sol tarafta karşınıza çıkıyor.

La Vucciria: Palermo’nun tarihi açık pazarı. Piazza San Domenica’nın hemen dibinde bulunmakta. Vucciria, tam bir İtalyan filmi sahnesi gibi. Mutlaka görülmeli.

PALERMO’DA YEME İÇME VE MEKAN ÖNERİLERİ:

La Vucciria’da bulunan salaş restoranlarda et ve balık ürünleri ile yapılmış değişik lezzetler tadabilirsiniz ama burada kalitesi yüksek yerler aramayın. Sokak yemekleri ve sokak yemeklerinin bir tık üstünü sunan aile restoranları.

Trattoria Zia Pia: Ucuz, salaş ötesi, sokak lokantası, aile işletmesi. Hijyen ve kalite beklentisi olanlar uzak dursun. Tipik mahalle arası Sicilya lokantası. Deniz ürünleri ağırlıklı menüsü var.

Ferro di Cavallo: İtalyan ve Sicilya mutfağına has yemekler deneyimleyebileceğiniz en iyi yerlerden biri. Şiddetle tavsiye edilir. Sicilya mutfağı ( Balık, Et, Sebze )

Lincoln Pastanesi: Muhteşem Sicilya tatlılarını bulacağınız mükemmel mekân. Merkez tren garının hemen karşısında Via Roma’nın girişinde.

Bar Liberty: Güzel sandviçler ve harika Tiramisu. Palermo Katedraline giderken; Piazza Bologni’de.

3.DURAĞIMIZ; ’’BABALARIN KASABASI’’ CORLEONE:

’’The Gotfather’’ yani ‘’Baba’’ filminin ana konusu olan Corleone Ailesi’nin çıktığı köy/kasaba olan Palermo’ya bağlı Corleone’yi ziyaret etmeden dönmek olmaz diyoruz ve Palermo’dan hareket edip Corleone’ye doğru yola çıkıyoruz. Palermo şehir merkezinden Corleone; araba ile yaklaşık 2 saat kadar sürüyor. Yolun uzun bir bölümü zigzaglar çizerek devam ediyor ve gerçekten iç bayıltıcı. Filme dair bir şeyler görebilecek olmak ve o havayı teneffüs etme heyecanı yol boyunca bize bu saçma sapan yola katlanma gücünü veriyor. Palermo’dan çıktıktan biraz sonra Corleone tabelaları başlıyor lakin bu tabelalar sizi yanıltmasın, Corleone’ye ulaşmak oldukça zor. Eğer derdiniz sadece Corleone tabelası altında bir resim çektirip dönmek ise yolda rastladığınız ilk tabelanın altında resminizi çektirin ve geri dönün çünkü yol oldukça zahmetli. Corleone’ye vardığınızda da filme ve o ruha ait bir şeyler bulamayacaksınız; sadece bir barda birkaç afiş,hediye dükkânlarında satılan ve tutma yeri silah şeklinde olan The Godfather kupaları, çakmaklar,magnetler. Sicilya genelinde olduğu gibi bu kasabada da halk mevcut mafya hikâyelerinden o kadar sıkılmış ki mafyayı geçin, filme dair bile en ufak bir atmosfer bulmanız imkânsız gibi. Sicilyalılar tam bir anti mafya duruşunda ve filmin onlara yaratabileceği turistlik getiriyi bile ellerinin tersi ile itmişler. Tam emin değilim ama zaten filmin bir iki ufak sahnesi dışında hiçbir sahnesi bu kasabada çekilmemiş.

Palermo’ya kadar gelmişseniz ayrıca ”Baba filmi / Corleone ailesi ve türevleri” benim olduğu kadar sizin de ilginizi çekiyorsa; tüm olumsuzluklara rağmen bu kasabayı görün derim çünkü bir daha ne zaman Corleone’ye bu kadar yakın olabilirsiniz ki?

Bunlar benim izlenim ve düşüncelerim; atacağınız taş vuracağınız kuşa değer mi değmez mi, bunun kararı ise sizin.

4.DURAK; CATANIA’DAN TAORMINA:

Taormina, Sicilya Adası’nın bu şirin kasabası; gerek masmavi denizi, plajları, doğası ve gerekse restoranları, butik otelleri ile son yıllarda iyiden iyiye yıldızı yükselmekte olan bir tatil beldesi. Taormina Messina’ya bağlı  bir kasaba.

CATANIA’DAN TAORMINA’YA NASIL GİDİLİR?

Catania’dan Taormina’ya gitmek için tren ve otobüs alternatifi bulunuyor.

Tren ile: Taormina tren istasyonu şehrin sahil kısmında bulunuyor buna karşın şehrin cazibe noktaları ve merkezi tepelik bir alanda olduğu için trenden indikten sonra tekrar bir araç kullanmanız gerekiyor.Tren ile Catania – Taormina arası 1 saat kadar sürüyor, tek yön bilet 5 euro civarı.Tren biletleri içinde tren italia resmi sayfasından faydalanabilir ve online bilet alımı yapabilirsiniz.

Otobüs ile: Interbus firması otobüsleri ile de Taormina’ya gidebilirsiniz. Taormina’da araçların girmesinin yasak olduğu bir bölge var, Interbus otobüsleri bu bölgenin hemen yanındaki otobüs durağına kadar sizi götürüyor. Yani Otobüs trene göre daha kolaylık sağlayan bir alternatif. Burada dikkat etmeniz gereken nokta şu: Catania’da Interbus otobüslerinin kalktığı terminal, ana otobüs terminalinin hemen arka kısmında ayrı bir yerde. Biletinizi alırken terminalin yerini tam olarak öğrenin, diğer terminale giderek vakit kaybedip otobüs saatinizi kaçırmayın. (Interbus ofisi Via D’amico Caddesi üzerinde ve otobüslerinin kalktığı yer de hemen bu ofisin karşısında)

Otobüs ile Catania – Taormina arası 1 saat 15 dakika kadar sürüyor ve tek yön ücreti 5 Euro civarı.

Daha detaylı bilgi için buradan faydalanabilirsiniz.

Araba ile: Messina yönüne doğru, Taormina tabelalarını takip ederek 55 km gidiyorsunuz. Yol gayet iyi ve kolay. Bu güzergâhta Catania’dan çıktıktan bir süre sonra paralı yola giriyorsunuz, bu paralı yoldan Taormina’ya varmak üzereyken çıkıyorsunuz, ücreti 1.50 Euro. Arabanızı Taormina girişindeki merkez otoparka bırakıp oradan şehir merkezine yani tepeye kalkan otobüslere binebilirsiniz. Biz yürümeyi tercih ettik, yürüme alternatifi daha mantıklı ve keyifli.

TAORMİNA’DA NE YAPILIR?

Taormina, Sicilya’nın en gözde sayfiye yerlerinden biri. Yaz aylarında deniz turizmi nedeni ile dolup taşıyor ve neredeyse sokaklarda yürümek, restoranlarda yer bulmak imkansız bir hale geliyor. Güzel denizi, şahane koyları, kafeleri, restoranları, seyir terasları ile sahilden başlayıp tepelere kadar uzanan şahane bir kasaba. Taormina’da yapabileceğiniz aktiviteler muhakkak ki mevsime göre değişkenlik gösteriyor. Daracık sokakları, şık ve zarif kafeleri, klasik İtalyan lokantaları, deniz mahsulleri ve muhteşem manzarası ile Sicilya ‘ya gelinmiş ise görmeden geçilmemesi gereken yerler listesinde en üst sıralarda bulunuyor.

TAORMINA’DA NERELERİ GÖRMELİSİNİZ?

Taormina’da sokaklarda gezmeli ve şehrin o daracık sokaklarının, tahta panjurlu evlerinin, muhteşem doğasının tadını çıkartmalısınız. Tabi buraya kadar gelmişken;

Duomo di Taormina

San Giuseppe Piazza

San Giuseppe Kilisesi’ni de ziyaret etmenizi öneririz.

Zaten gezmekte olduğunuz sokaklar sizleri eninde sonunda bu meydan ve kiliselerin olduğu noktalara çıkaracaktır.

TAORMINA’DA RESTORAN VE KAFE ÖNERİLERİ.

La Grotta Azzura: Deniz mahsulleri.

Mamma Rossa Pizeria: Pizza

Arco Rosso: Sicilya şarap ve yemekleri.

Mocambo Bar & Cafe: İtalyan kahve, tatlı ve sandviçleri.

5.DURAK; MESSINA:

Messina, Sicilya Adası’nın 3.büyük ve İtalya anakarasına en yakın şehri. Anakara ile Sicilya’yı Messina Boğazı birbirinden ayırmakta olup İtalyan Anakarası dâhilinde Sicilya’ya en yakın şehir Reggio di Calabria’dır.  Sicilya’nın tüm diğer şehirlerinden ve anakaradan Messina’ya tren ya da otobüsler ile rahatlıkla ulaşım sağlayabilirsiniz, bu ulaşımlarla alakalı yardım alabileceğiniz web sayfalarının adreslerini yazımın üst kısımlarında belirtmiştim.

Biz Messina’ya Catania’dan tren ile gittik, yolculuk 1saat 30 dakika kadar sürüyor, ücret ise 8 Euro civarı / tek yön.

MESSİNA’DA GÖRÜLECEK YERLER NERELERİDİR?

Duomo di Messina

Piazza del Duomo

Campanile del Duomo di Messina

Chiesa della Santissima Annuziata

Museo Regionale Messina

Fontana di Nettuno

Madonnina

6.DURAK; ETNA YANARDAĞI:

Catania’dan Etna’ya gitmek için en kolay ve güvenli yol AST firması otobüslerini kullanmak. Yolculuk yaklaşık olarak 2 saat sürüyor, http://www.aziendasicilianatrasporti.it/ adresinden detaylı bilgi ve tarifelere ulaşabilirsiniz.

Etna’da araçların gidebileceği en son nokta Etna’nın zirvesinin 4 KM alt tarafında bulunmakta olan otoparkın bulunduğu nokta, buradan sonra ya teleferiğe binip zirveye çıkacaksınız ya da yürüyerek. Bence teleferikle zirveye çıkmak çok gerekli değil, çünkü tepede de göreceğiniz manzara soğumuş ve donmuş lavlar, zaten tüm bölge bunlarla kaplı.

Aralık ayı başında Etna’ya gitmiş olmamıza rağmen zirveye doğru yaklaştıkça yol kenarlarındaki kar birikintileri gözümüzden kaçmadı. Bir anda Sicilya ile örtüştüremiyor insan ama realite bu. Sıcaklık en az 15 derece kadar değişiklik gösteriyor, yani Etna’ya çıkacaksanız yanınıza sağlam bir şeyler mutlaka alın. Kış aylarında Etna zirvesi bir kayak merkezi olarak kullanılıyor. Araç ile çıkabileceğiniz son noktaya vardığınızda; o bölgedeki otel, mağaza, teleferik, ahşap kokusu, güneşin vuruş açısı ve benzeri etmenler ile zaten bir kayak merkezi havasını hissetmemeniz imkânsız.

Gelelim Etna ile ilgili korku filmi senaryolarına: Etna’ya tırmandıkça eteklerinde ne çok yerleşim olduğunu görüp şaşırıyoruz. ‘’Burada nasıl yaşanır?’’ diye düşünmeden duramıyor insan, sonuçta Etna aktif bir yanardağ. Etna zirvesinde konuştuğumuz yetkilinin anlattıkları ile bu durum hakkında ne kadar kulaktan dolma ve şehir efsanesi bilgilere sahip olduğumuzu fark ediyoruz. ’’ Volkan faaliyete geçtikten sonra 4 KM aşağıdaki kayak merkezindekilerin bile rahatlıkla bölgeden uzaklaşacak zamanı oluyormuş, lavlar çok yavaş ilerliyormuş ama tabi ki bölgedeki yapılanmaya büyük zarar veriyormuş. Lavların şehir merkezlerine ulaşmasını geçin, Etna’nın eteklerinde bulunan kasabalara bile ulaşması çok zormuş ama sarsıntılar her yerden duyuluyor ve yanardağ faaliyette oldukça bütün bölgeye kül yağıyormuş.’’ (Adamın yalancısıyız, daha net bilgiler internet sitelerinde ve kitaplarda).

7.VE SON DURAK; ARŞİMET’İN ŞEHRİ SIRACUSA:

Sicilya’da son durağımız ünlü bilim adamı Arşimet’in de doğduğu ve mimari açıdan çok farklı bir şehir olan Siracusa.

Siracusa’ya Catania’dan tren ile gitmek mümkün. Yolculuk 1 saat 10 dakika civarında sürüyor ve biletler tek yön 7 Euro civarı. Tren alternatifi dışında Interbus firması otobüsleri ile de Catania’dan Siracusa’ya gitmeniz mümkün; lakin yazımın üst kısımlarında da belirtmiş olduğum gibi, Interbus firması otobüsleri ana terminalden değil farklı bir yerden kalkıyor.

Siracusa’da trenden indikten sonra ulaşmanız gereken nokta Ortigia Adası. Şehrin tüm cazibe noktaları bu adada bulunmakta. Ortigia Adası ile şehrin diğer kısımları köprüler ile birbirine bağlanmış durumda, trenden indikten sonra istasyona sırtınızı verip, sol tarafa doğru yürürseniz, bu yol sizi Ortigia’ya kadar ulaştırır.

SIRACUSA’DA GÖRÜLECEK YERLER NERELERİDİR?

Porta Urbica: Şehrin eski giriş kapısı.

Tempio di Apollo: Ortigia döneminin en önemli ve görkemli yapısı.

Piazza Archimede: Arşimet’in şehrinde bir Arşimet meydanı olmaması mümkün mü?

Fontana di Diana: Piazza Archimede’de bulunan görkemli çeşme.

Piazza Duomo: Palazzo Arcivescovile ve Duomo di Siracusa’nın bulunduğu ve Barok mimarisinin tüm ihtişamının gözler önüne serildiği meydan.

Castello Maniace: Siracusa’da bulunan en önemli tarihi yapılardan biri de Maniace kalesidir. Kale,  tarih boyunca Siracusa’nın askeri açıdan en stratejik noktalarından biri olmuştur.

Malta Gezi Rehberi

Malta uzun süreler İngiliz sömürgesi altında kaldıktan sonra bağımsızlığını kazanmış 3 büyük ve 2 küçük adadan oluşan bir ada devleti olup konuşulan dil İtalyanca, İngilizce, Arapça karışımı olan Malta dilidir. Bunun yanı sıra, yıllar yılı İngiliz sömürgesi olmalarından dolayı, neredeyse tüm Maltalılar gayet iyi derecede İngilizce konuşabilmektedirler.

Dil kursları, gece hayatı, şövalyeleri ve plajları ile ünlü bu küçük ülke bir zamanlar Türkiye’ye vize uygulamadığı için biz Türkler tarafından çokça tercih edilen bir destinasyon olmuştur. Ülkenin Avrupa birliğine girişi ile beraber bu durum tamamı ile değişmiş olmasına rağmen Malta’da hatırı sayılır sayıda Türk’e rastladım ve bunların çoğunluğunu İngilizce kursları için gelenler oluşturuyordu.

Daha önce de yolumun düşmüş olduğu bu küçük ada ülkesine bir Noel günü gitmek üzere tekrar yola koyuldum. Uçuşum THY ile Atatürk Havalimanı’ndan idi. Check/in, bagaj vs. işlemlerini bitirip bir kahve molası verdikten sonra pasaport kontrolünden geçip uçağın kalkacağı kapıya yöneldim. Beni Malta’da bulunan yakın bir arkadaşım karşılayacaktı. THY’nin şahane ikramları eşliğinde yaptığım yolculuk sonrası Malta/La Valetta Havalimanına indik. Pasaport polisinin ’’ Noel günü çalışıyoruz ’’ havalarına ve ağır aksak iş yapmasına katlanarak/ katlanmak zorunda kalarak pasaportuma damga vurdurup bu küçük ada ülkesine yıllar sonra tekrar giriş yapmış oldum. Arkadaşım beni karşılamaya gelmişti lakin taksi harici bir alternatif yoktu, havalimanında tanıştığımız iki Türk ile beraber taksi tutup Saint Julian’s merkeze vardık. 4 Yıldızlı Golden Tulip oteline rezervasyon yaptırmıştım, Malta’da kış aylarında iyi otellerde uygun fiyata kalmak mümkün, gecelik 35 Euro’ya kahvaltı dâhil konaklayarak konforu ve kaliteyi çok ucuza satın almış oldum ki hem kahvaltı hem de odalar gayet güzeldi.

4 günlük Malta seyahatim süresince her yere, ya yürüyerek ya da toplu taşıma ile gittim. Eğer Valetta haricinde bir şehirde -ki şehirlerin büyük kısmı birbirlerine bizdeki semtler kadar mesafede- kalıyorsanız, her gideceğiniz yer için Valetta’ya inip, Valetta merkez otobüs duraklarından otobüse binmeniz gerekiyor, istisnalar var tabii ki lakin yakalamanız ve uygun düşürmeniz çok zor gibi. Valetta‘da otobüslerin kalktığı meydanda hem boardlar hem de turistlere yardımcı olan Maltalı görevli gençler mevcut. Otobüsler pek konforlu değil hatta eski lakin bu tarz yolculuklar yapmak benim çok hoşuma gidiyor, ayakta kalmadıktan sonra pek sorun yok. St.Julian’s, Valetta, Slima diyoruz ve her biri ayrı şehirler ama St.Julians’tan Valetta’ya yürüyerek 3 saatte gidip geldik, her biri aynı hat üzerinde bulunan kıyı şehirleri, İstanbul’dan örnek vermek gerekir ise St.Julian’s Suadiye , Slima Kalamış, Valetta Kadıköy gibi.

GOZO VE COMINO ADASI:

Gozo ve diğer adalara gitmek için adanın kuzeyinde bulunan Cırkewwa’dan  kalkan feribotlara binmek gerekiyor.Feribotlar ile alakalı detaylı bilgiye buradan  ulaşabilirsiniz. Yaklaşık 30 dakika süren seferler ile Cirkewwa’dan Gozo’ya ulaşmak mümkün. Malta Adası ile Gozo arasında bulunan Küçük Comino adası ise ülkenin en güzel plajı olan Blue Lagoon’a ev sahipliği yapmaktadır. Malta Adası’na nazaran çok düşük nüfusa sahip bu adalar, Malta seyahati sırasında mutlka görülmesi gereken yerler arasındadırlar.

MARSAXLOKK:

Yaptığım seyahatler sırasında gittiğim yerin adamı gibi davranmak çok hoşuma gidiyor, turist muamelesi görmeye en ufak tahammülüm yok. Çok mecbur kalmadıktan sonra turistlik mekânlarda asla yemek yemem, o şehrin adamı nerede yiyor ve içiyorsa ben de oraları tercih ederim.

Marsaxlokk’a gittiğimiz gün orada pazar kurulmuştu, yanılmıyorsan Noel’den 2 gün sonraydı ve balık pazarı  da açıktı. Limanda Malta’ya özgü rengârenk tekneler demir atmış duruyordu, tezgâhlarda bol balık vardı, bu tabloya bir de ağlarını onaran balıkçılar eklenince; Marsaxlokk’un buram buram Akdeniz kokmaktan başka şansı kalmıyordu. Belki Marsaxlokk’da hayat tekdüze olabilir ama bu balıkçı köyünde stresten eser yok.

Etrafta biraz gezindikten sonra güzel bir kahve/kafe karışımı bir mekâna oturup kahve içiyoruz. Yolun karşı tarafı, yani sahil kısmı tam bir film platosu sanki. Akdeniz’in bir limanında geçen ve konusu balıkçılar/ balıkçı kasabası olan bir film çekiliyor gibi lakin film falan çekildiği yok, olan biten hayatın buradaki gerçek akışı, kendimizi bu akışa bırakıp kahvelerimizi yudumluyoruz. Seviyorum böyle küçük balıkçı kasabaları yada köylerini, keyif veriyorlar bana.

Buraya gelirken otobüsten indiğimiz durağın tam arkasında nizami ölçülerde gibi görünen bir futbol sahası var ve o an maç oynanıyor, biraz da maça bakıyoruz, kaç kaç diyoruz? Kaleci çocuk eliyle biz 1 onlar 0 yapıyor.

POPOYE’S VİLLAGE (TEMEL REİS’İN KÖYÜ):

Adamaların film setine getirdiği turisti biz cennet vatan köşelerimize getiremiyoruz. Gene Valetta’dan otobüse binip bir aktarma ile Temel Reis Filmi’nin çekilmiş olduğu film seti köye geliyoruz. Valetta’dan bindiğimiz otobüsten köye 3 km kadar kala deniz kıyısında iniyoruz, diğer otobüsü beklemek  yerine yürüyor ve yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüş sonrası Temel Reis’in köyüne varıyoruz, varmış olduğumuz koyda hayatımın en berrak ve temiz denizini gördüğüme eminim, 50 metre yukarıdan dahi suyun dibini görmek mümkün. Temel  Reis köyü tam bir ticari pazarlama başarısı, film setini öyle bir pazarlamışlar ki Malta’ya gelen hemen hemen tüm turistler burayı ziyaret ediyor. Buraya gelen tüm turistler para verip içeri girmiyor çünkü yan tarafta iç mekânı görebilecek bir beleştepe mevcut. Aralık ayı olmasına karşın hatırı sayılır bir kalabalık vardı. Malta’ya gelindiğinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri.

MDINA ( RABAT):

Malta’nın eski  başkenti Mdina (Rabat) surlarla çevrili değişik ötesi bir şehir, yaşam surların içinde. Barbar Conan’ın maceralarında yolunun düştüğü ve içki, kadın, düşman bulduğu tarih öncesi sisli şehirlere çok benziyor ayrıca son dönemlerin  popüler dizisi olan Game Of Thrones çekildiği mekanlardan biri de Mdina (Rabat). Şehir ayrıca Unesco Dünya Mirası listesinde. Mdina’da atmosfer kesinlikle zaman dışı. Sürekli Avrupa’da gezip birbirine benzer meydan, katedral, kilise görmekten sıkılanlar için biçilmiş kaftan. Mdina’yı görüp bu sıra ve zaman dışı kente aşık olmamak ve büyülenmemek mümkün değil. Bu şehir Dünya üzerinde görüp görebileceğiniz en güzel antik sur kenti örneklerinden birisidir.

Valetta’dan tek otobüs ile kolaylıkla Mdina’ya ulaşabilirsiniz.

ST.JULIANS’DAN YÜRÜYEREK VALETTA:

St.Julinas’tan bir otobüse atlayıp Valetta’ya gitmek mümkün fakat ben St.Julians’tan tüm kordon boyunu yürüyerek Valetta’ya gitmeyi ve yolda ara sıra banklarda oturup dinlenmeyi, masmavi denizi izlemeyi, bir kafede oturup kahve içmeyi seviyorum. Slima’dan kalkan tur teknelerinin yarattığı kargaşa hoşuma gidiyor. Ayrıca Avrupa’da görebileceğim en temiz  denizlerden birinin kıyısında saatlerce yürümek de oldukça keyifli geliyor bana. Valetta iç şehrinde gezmek, Jean De Valetta heykeline bakmak, Valetta kalesinden denize bakıp, yıllar yılı bu adanın defalarca kuşatılmasına rağmen teslim alınamamasının sırrını düşünmek, Kış aylarında her yer donarken 20 derecelerde T-shirt ve kolsuz montla gezmek de….

MALTA’DA YAŞIYOR OLMAK NASIL OLURDU?

Eğer Malta gibi stres düzeyi düşük bir ülkede yaşıyor olsaydım, şu an İstanbul’da hayata ve insanca yaşama gayretine harcadığım enerjinin 1 / 10 ‘unu harcayıp çok daha stressiz ve kendimi geliştirecek olaylara daha çok zaman ayırabilecek bir yaşam sürerdim, bu da bana daha sağlıklı, mutlu ve daha konforlu bir yaşam imkânı sağlardı.

MALTA’DA DİL OKULLARI:

Gidip gördüğüm ve araştırdığım kadarı ile Malta’da bulunan dil okullarının müşterileri çoğunlukla; Türkiye, İtalya, Arap Ülkeleri, Portekiz ve çok az da olsa Brezilya, Meksika gibi Güney ve Orta Amerika ülkelerinden gelmekteler. Avrupa ülkeleri ve Türkiye’den Malta’ya giden öğrenciler için en büyük avantaj kısa uçuşlar ile ülkelerine dönebilmeleri. Dil Okulları iyi lakin ülke küçük olduğu için Türk Türk’ü, İtalyan İtalyan’ı rahatlıkla buluyor ve bu durum dil öğrenimi açısından büyük bir handikap oluşturuyor. Hatta bazı okullar aynı ülkeden birkaç kişiyi aynı konaklama evine koyuyor, durumun gerisini siz düşünün.

SONUÇ:

Nihayetinde Malta gidilip görülmesi gereken ve içinde birkaç kültürün izlerini taşıyan bir ada devleti. THY’nin de direkt uçuşları da olduğuna göre daha fazla beklemeye gerek yok.

Şimdi Malta Zamanı.

Aşk Ve Sanatın Şehri Paris

Bize biraz Paris’i anlat diye sorabilseydik Notre Dame ‘ın Kamburuna; herhalde aşk, ihtiras ve sanatın kenti diye cevap verirdi bize. Bu dillere destan Paris şehrini,hem NotreDame ‘ın kamburundan,hem Jan d’Arc‘dan hem de Jean- Paul Sartre‘dan dinlemek istiyorum ve tabi birde kısa boylu Korsikalı Napolyone Bonaparte’dan.

Eminim ki hepsinin Paris’i kendine özgüdür ve her biri çok farklı noktalara odaklanmıştır ama değişmeyen tek şey Seine Nehri’nin kıyılarına vuran dalga sesleri ile yükselen AŞK’ ın melodisidir.

Yurt dışı seyahati yapma imkanı olan herkes, Paris’e hayatı boyunca mutlaka bir kez gitmeli, o havayı teneffüs etmeli diye düşünüyorum.

Muhteşem bir toplu taşıma sistemi olan ve yaklaşık 220 km uzunluğa sahip Paris Metro’su ile bu dillere destan şehrin her bir noktasına rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Bu nedenle konaklama yapacak olduğunuz hiçbir bölgenin ulaşım açısından pek dezavantajı olmayacağı kesin.

Paris’te bulunan her iki havalimanından da (Orly ve Charles De Gaulle)şehre; hem trenle hem de shuttle bus ile rahatlıkla ulaşım sağlanabilmektedir.

Doğruyu söylemek gerekir ise Paris diğer Avrupa kentlerine nazaran pahalı bir şehirdir. Paris’te paranız pul olabilir ama inanın buna değer.

Concorde meydanı’ndan başlayıp Arc De Triomphe’ye kadar Paris’in en ünlü caddesi olan Champ De Elysee ‘de yürüyün. Mağazaları gezin, küçük pasajlara girin, bir kahve için.

Paris’in belki de Fransa’nın simgesi olmuş Eiffel kulesine çıkın, Mars meydanından Eiffel’i izleyin, fotoğraflarını çekin. Gün geceye dönmek üzereyken Seine Nehri’nde tekne gezisine çıkın, böylece tekne ile Paris’in hem gündüzünü hem de ışıl ışıl gecesini, yakamozlar eşliğinde izleme fırsatı bulun.

Paris, iliklerine kadar sanat kokan bir şehir. Ne demiş ünlü Filozof Friedrich Nietzsche ”Bir sanatçının Avrupa’da yatacak yeri yoktur. Paris hariç.”

Paris’in ressamları ile ünlü semti Montmarte’a gidin. Montmarte’da ressamları izleyin, portrenizi çizdirin, o güzel semtin tarihi dokusunu ve sanat kokan havasını teneffüs edin. Montmarte’tan Sacré-Coeur Bazilikasına çıkın, Bazilikayı gezin önündeki merdivenlerde yada çimlerde oturun, Paris’i tepeden seyredin.

 

Saint Germain’de kafelerde oturun. Güzel kahveler için, şahane pastalarını, kruvasanlarını deneyimleyin.

Notre DameKatedralin’de, Victor Hugo’nun kamburu Quasimado’yu ve güzel Esmeralda’yı arayın….

Louvre Müzesinde Mona Lisa ‘yı uzun uzun seyredin.

Paris’in bohem semtlerini gezin,MoulinRouge ‘da şov izleyin.

Güzel şaraplar için , güzel peynirler tadın….

Parisi anlatmakla bitiremeyiz, yaşamamız gerekir. Atlayın uçağa gidin ve birkaç gün için bir Parizien gibi yaşayın. Aşkın, sanatın, lezzetin ve tarihin kenti Paris’ten kendinizi mahrum etmeyin.

Şimdiden herkese İyi Seyahatler …..

Napoli; İtalya’nın Kabadayısı

Bugünkü  rotamız İtalya’nın Campania bölgesinde bulunan ve ülkenin en büyük 3.şehri olan Napoli.

Napoli denince aklıma ilk olarak çamaşır asılmış dar sokaklar, Sophia Loren, Mars reklamlı açık mavi Napoli forması ve Maradona geliyor.

Napoli’ye daha önce gitmiştim lakin bir grubu maça götürmüş ve bu nedenden dolayı şehri dilediğim gibi gezip dolaşamamıştım. Aklımda hep Napoli’ye tekrar gitmek vardı ve bir Şubat günü Roma ‘dan Napoli ‘ye doğru tekrar yola çıktım.

Roma‘da konakladığımız otel Termini tren istasyonunun hemen dibinde olduğu için trenin kalkış saatine 15 dakika kala otelden çıkıp istasyona yöneldik.

ROMA’DAN NAPOLİ’YE TREN YOLCULUĞU…

Tren biletimizi 12 Euro / tek yön olarak bölgesel tren (Regionale) için aldık. Fakat aynı tren için çok farklı fiyatlar ile biletler mevcut. Bölgesel tren ile Roma – Napoli arası yaklaşık 2 saat sürüyor. Eğer bölgesel tren için bilet aldıysanız biletinizi mutlaka validate edip trene geçmeniz gerekiyor. Bu trenlerde koltuk numarası yok yani trene geç gitmenin cezasını oturacak yer arayarak çekebilirsiniz.

Hızlı tren için bilet almışsanız bileti validate etmenize gerek yok. Koltuklar numaralı. Yolculuk yaklaşık 1 saat 10 dakika kadar sürüyor lakin bilet fiyatları bölgesel trenlere göre daha pahalı. Daha konforlu ve hızlı bir yolculuk için bu parayı vermeye değer diye düşünüyorum.

2 kişi seyahat ediyor olma durumunuzda tren yolculuğunuzu Cumartesi gününe denk getirirseniz ’’Cumartesi bileti (Speciale Sabato 2X1 )ile’’ 2 kişi 1 kişi fiyatına seyahat edebilirsiniz. Bileti seyahat tarihinden en az 3 gün önceye kadar satın almanız gerekiyor. İnternet sitesinden de istasyonlardaki makinelerden de bu bileti temin etmek mümkün. Ayrıca gruplar ve aileler için farklı kampanya biletleri de mevcut. Bu biletler ile alakalı daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Trenimize kalkmasına 1-2 dakika kala biniyoruz. Oldukça dolu, oturabilecek boş koltuk bulabilmek için vagondan vagona geçiyoruz. Nihayetinde 2 saat boyunca futbol ve Napoli konuşacağımız yaşlı bir İtalya’nın karşısına oturuyoruz. Ciao Ciao ‘dan sonra etrafı izleyerek yola devam etmeye başlıyor ve yol boyunca yaşlı İtalyan ile Napoli‘nin şampiyon olduğu günlerden,Maradona, Careca, Alemao ‘dan, bu bölgedeki işsizlikten, durduğumuz istasyonların tehlikeli yerler olduğundan vs. söz ediyoruz daha doğrusu o anlatıyor biz de onaylıyoruz.

Artık Napoli ‘ye varmak üzereyken ’’Eğer Napoli de pizza yerseniz göreceksiniz ki daha önce yedikleriniz pizza değil’’ diyor. ’’Nerede Pizza yemeliyiz?’’ sorumuza ise ’’Napoli de bütün Pizzalar iyidir’’ diye cevap veriyor ve konuyu kapatıyor.

NAPOLI CENTRALE…

Napoli gezisi için indiğimiz merkez tren istasyonu tam da beklediğimiz gibi. İstanbul‘dan vakıf olduğumuz bir keşmekeş var, trenden iner inmez sigara ve para istemeler başlıyor.

Aslında genel olarak tren garlarının çevreleri bu ve buna yakın durumda. Yani bunu Napoli ile özdeşleştirmek yanlış olur. Napoli’nin ismi çıkmış olduğu için bu keşmekeşi ’’İşte Napoli’’ diyerek şehre bağlıyoruz lakin hiçbir şehirde tren istasyonları ve çevreleri gül bahçeleri ile dolu değil.

Napoli tren istasyonunun alt katında Napoli Garibaldi metro istasyonu durağı var, yani metro durağını boşu boşuna başka yerlerde aramayın.

Napoli merkez tren istasyonun alt katına indiğinizde yukarıda da söz ettiğimiz Garibaldi Metro istasyonunu ve Napoli-Sorrento seferi yapan ve Pompei‘ye de gitmekte olan  Circumvesuviania  trenlerinin durağını bulabilirsiniz. Eğer Pompei ‘ye gidecekseniz bu trenlere binip (Mavi hat) Pompei Scavi Villa ‘dei Misteri durağında inmeniz lazım. Genelde 3 numaralı perondan kalkıyor. Bilet fiyatı tek yön 3 Euro civarı ve yoğun dönemlerde Pompei girişini de içine alan gidiş / dönüş kombine biletler satılmakta. Bu hat hakkında daha detaylı buradan ulaşabilirsiniz.

YÜRÜYEREK NAPOLİ NASIL GEZİLİR?

Napoli’ye yapmış olduğumuz bu gezimiz günübirlik bir gezi olduğu için yaklaşık 6 saatimiz var. Bu nedenle yürüyerek panoramik bir Napoli şehir turu yapacağız. Napoli merkez istasyonundan çıkınca, karşımıza Mercan yokuşunu, Eminönü alt geçidini aratmayan, işportacılar ile dolu bir meydan çıkıyor.

Meydanda yeni yapılan metro hattının inşaat çalışmaları da olduğu için ortalık savaş alanı gibi. İstasyonun tam karşısında bulunan Corso Umberto‘ya ulaşmak için dar ve işportacılar ile dolu hattı zor da olsa geçip kendimizi caddenin girişine atıyoruz. İstasyondan çıkınca Garibaldi bölgesine pek bulaşmadan Corso Umberto ‘ya geçmekte fayda var çünkü Garibaldi bölgesi için pek olumlu şeyler duymadık ve Napoli’de yaşayan bir arkadaşım da “Garibaldi bölgesine sadece trene binmek için gitmek lazım” demişti lakin ben fazla sıkıntılı bir durum görmedim.

NAPOLİ GÜVENLİ Mİ?

İstanbul’da yaşayan bir insan olarak bize pek de yabancı manzaralar değil. Ben bu tip yorumları biraz da abartılı buluyorum. İstanbul’dan İtalya‘ya seyahat ederken “aman ha dikkat! kap kaç çokmuş, hırsız doluymuş” diye konuşup öğüt verenlere sadece gülüyorum. Sanki Lozan‘da yaşıyorlar da oradan Napoli ‘ye seyahat ediyorlar. Nedense çok seviyoruz böyle işleri.Önce kendi kapımızın önünü temizleyelim.

Corso Umberto’dan aşağıya doğru devam ederken ilk durağımız L’antic Pizzeria Da Michele olacak. Caddeye girince 10 – 15 metre sonra seyyar satıcı işleri de sona eriyor. Eli yüzü düzgün mağazalar vs. gözümüze çarpmaya başlıyor. Şubat ayı için son derece güzel ve güneşli bir gün olması ise keyfimizi arttırıyor. Michele ‘ye doğru gidiyoruz. Saat daha 10:30 yani bu saat de pizza yemek saçmalık olur ama eminiz ki öğlen ya da akşamüzeri buraya gelirsek delice bir kuyruk olacak ve uzun bir süre beklemek zorunda kalacağız. Corso Umberto üzerinde sağdan sekizinci sokağa girdiğimiz zaman yaklaşık elli metre sonra solda Pizzeria Da Michele ‘yi buluyoruz. Önü bomboş ama saat daha 10:40. Düşünüp taşınıp akşam dönüşte yeriz hem de tam acıkmış oluruz diyoruz ve dönüşte maç kuyruğu benzeri bir kuyrukla karşılaşıp treni kaçırmamak için burada pizza yemeyi üzülerek bir başka Napoli seferine bırakıyoruz. Treni beklerken Gar Pizzasına talim ediyoruz.

NAPOLİ’DE GEZİLECEK YERLER NERELERİDİR?

VIA TOLEDO; Corso Umberto üzerinden Toledo Metro Durağına kadar yürüyor, Napoli’nin en işlek caddelerinden biri olan ve İstanbul İstiklal caddesini andıran Via Toledo‘ya bağlanıyoruz. Corso Umberto caddesi’ni yürümeden şehir merkezine ulaşmak isteyenler merkez tren istasyonunun alt katında bulunan Garibaldi Metro İstasyonu’ndan Line 1 ( Sarı hat) ‘a binebilir.  Toledo Metro Durağı’nda inip şehir gezilerine oradan başlayabilirler.

Via Toledo; mağazalar, restoranlar, kafelerle dolu kalabalık mı kalabalık fakat çok lüks olmayan ve size işte Napoli dedirtecek bir cadde. Sokakların keyfini çıkartıp ana caddeye dik bir şekilde sıralanmış içerlerinde düzensiz ve eski binaların bulunduğu küçük sokaklara da girip çıkarak önemli meydanlardan biri olan Piazza Del Plebiscito ‘ya varıyoruz.

PIAZZA DEL PLEBISCITO;

Piazza del Plebiscito Napoli’nin önemli bir dinlenme ve buluşma noktası. Ayrıca Napoli‘nin Panteonu diye de adlandırılan San Francesco Di Paola kilisesi de bu meydanda. Bu kilisenin kubbesi Panteon / Roma örnek alınarak yapılmış. Napoli de her yer tarih kokuyor ve “Vedi Napoli dopo muori / Napoli‘yi gör sonra öl” cümlesini hak ediyor.

Hava güneşli olduğu için insanlar genelde San Francesco Di Paola’nın merdivenlerinde kendilerine bir gölge bulmuş oturuyor. Çocuklar meydanın ortasında parke taşlar üzerinde kendilerinden geçmiş bir şekilde futbol maçı yapıyor.

Napoli’nin ünlü futbol takımı şampiyon olduğunda bu meydan hınca hınç dolarmış. Napoli en son 1989-90 sezonunda şampiyon olduğuna göre uzun zamandır hınca hınç dolmuyor demektir. Bu meydanı yakın tarihlerde dolduran başarılar genelde İtalya‘nın Dünya şampiyonlukları olmuştur. Napoli taraftarları hala Maradona’nın hatıraları ile yaşıyorlar ve görünüş o ki bu çok uzun bir süre daha bu şekilde devam edecek.

Oturup etrafı izlemek ve dinlenmek için şahane bir yer. Fakat vakit sınırlı olduğu için Napoli sahiline doğru devam ediyoruz.

Via Cesano Console‘yi  takip ederek Napoli sahiline iniyoruz. İndiğimiz cadde Via Nazario Sauro. Napoli‘nin iç kısımları ne kadar kaotik ise sahil kısmı da aksine bir o kadar huzurlu. Geniş caddeler, lüks ve bakımlı binalar, yat limanları, marinalar ve masmavi bir deniz. İç kesimler ile sahil kısmı siyah ile beyaz kadar farklı. Adaletsiz paylaşım Dünya’nın her yerine olduğu gibi burada da karşımıza çıkıyor. Zaten farklı bir durum düşünmek hayalcilik olur. Yürüyerek manzarasını çok merak ettiğimiz Castel Dell‘Ovo’ya varıyoruz.

CASTEL DELL’OVO;

Napoli’nin simgesel yapılarından biri olan Castel Dell’Ovo‘ya giriş ücretsiz. Resim çekmek için çok uygun bir yer. Teras bölümünden muhteşem bir şehir ve deniz manzarası sunuyor. Kalenin etrafı küçük bir balıkçı köyü havasında hoş bir yer. Restoran ve kafeler ile dolu dar sokakların içinde keyifle gezeceğinize eminim. Ayrıca kale surlarında oturup denizi ve martıları dinleyerek, izleyerek de ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.

Napoli farklı bir yer. Hem kalabalık hem de huzurlu. Hem gergin, hem de sakin. Bence Napoli İtalya’nın centilmen olmaya da gayret eden kabadayısıdır. Nihayetinde bir liman kenti ve deniz tüm karışıklık ve kalabalığa karşın gene de Napoli’ye dinginlik veriyor; onu koruyor, kolluyor. Varoşlarda çöp kokan sokaklar denize doğru yosun ve tuz kokuyor. Kalabalık sokaklardan deniz kıyısına doğru sıyrıldığınız an, yırttık işte deniz ve huzur diyorsunuz. Yazımın bir kısmında da belirttiğim gibi şehrin istasyon kısmı ile sahil bölümü siyah ile beyaz gibi farklı.

NAPOLI’DE BAŞKA NERELERİ GEZEBİLİRSİNİZ?

 

Castel Nuovo

Museo Archeologico Nazionale

Parco Virgiliano

Duomo

Teatro San Carlo

Palazzo Della Accademica Di Belle Arte

NAPOLİ ÇEVRESİNDE GEZİLECEK YERLER NERELERİDİR?

Napoli gezisi için günübirlik değil de konaklamalı bir gezi yapar ve etrafını; Pompei, Capri adası, Sorrento, Amalfi gibi yerleri de gezmek isterseniz 4 ya da 5 gün kadar bir süre ayırmanızı öneririm. Pompei’ye tren ile nasıl gidebileceğinizden yazımın üst kısmında bahsetmiştim.

Napoli‘den Capri, Sorrento ve Amalfi’ye gidiş dönüşler için buradan detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Her ne kadar benim tarzıma tamamıyla ters olsa da eğer üstü açık bir Hop on hop off otobüsü ile Napoli gezisi yapmak isterseniz de gerekli bilgileri internet üzerinde bulabilirsiniz.

NAPOLİ HAVALİMANI’NDAN ŞEHİR MERKEZİNE NASIL GELİNİR?

Naples Alibus Airport Shuttle ile;

Servisin rotası Capodichino Airport ‘dan Molo Beverello Port ya da Molo Beverello ‘dan Capodichino Airport şeklinde olup Garibaldi Piazza ‘ya da uğruyor (Merkez tren istasyonu)

Biletleri otobüs içinde alırsanız 4 Euro, anlaşmalı acente ya da internet vasıtası ile alırsanız 3 Euro.Biletler 90 dakika geçerli olup otobüse binmeden validate edilmesi gerekmektedir.

Lizbon Maratonu ve Lizbon

Almanya’dan Lizbon’a seyahatimiz yaklaşık iki buçuk saat sürdü.

Havaalanları şehirlerin dokuları hakkında genelde doğru bilgi verirler. Lizbon’un kendisi gibi; kalabalık, dükkânlarla dolu, canlı mı canlı bir havaalanı var. Lizbon Havaalanı’nın ismi Portela ve şehir merkezine uzaklığı 7-8 km kadar.

PORTELA HAVALİMANI’NDAN ŞEHİR MERKEZİNE NASIL GİDİLİR? Devamını Oku

Antik  Roma Bölgesi

KOLEZYUM ( COLESSEO) / ROMA FORUMU / PALATİNO TEPESİ

Kolezyum’un bulunduğu bölgeye ’’Antik Roma’’ adı verilmektedir. Bu bölgede bulunan tarihi mekân ve yapılar aşağıdaki gibidir.

  • Colesseo, Colosseum ya da Türkçe Kolezyum / İtalya’nın ve hatta Dünya’nın en çok ziyaret edilen tarihi yapılarından biridir. Bu görkemli yapı tarih boyunca gladyatör ve hayvan dövüşleri yapılmış bir arena olmasının yanı sıra tiyatro oyunlarına da ev sahipliği yapmıştr.2007 yılında ise ’’Dünya’nın Yeni Yedi Harikası’’ listesine seçilmiştir.
  • Roman Forumu /Antik Roma’nın geliştiği merkez bölge.
  • Palatino Tepesi / Roma’nın yedi tepesinden en şehir merkezinde olan ve tarihi kalıntılar açısından en zengin bölgesi.
  • Circus Maximus / Antik bir hipodrom ve halkın toplanma, eğlenme bölgesi.
  • Konstantin Zafer Takı / Kolezyum’un hemen yanında bulunan ’’Konstantin Zafer Takı’’ ilk Hristiyan imparator olan Konstantin’in zaferine ithafen 4.YY ‘da yapılmıştır.

 Roma’ya seyahat edip Kolezyum’u görmeden gelmek olmaz. Bu yazımda Kolezyum’un tarihi detayları üzerinde durmayacağım zaten bu detaylar hakkında bilgi alabileceğiniz çok profesyonel siteler ve yazılar var. Ben bu yazımda; Nasıl gideriz? Nasıl gireriz? Ne kadar sıra bekleriz? gibi detaylar üzerinde durmaya gayret edeceğim.

KOLEZYUM’A ULAŞIM.

Roma şehrinin birçok yerinden Kolezyum’a yürüyerek ulaşma imkânınız olduğu gibi bunun yanı sıra Metro B hattı ile ’’ Colesseo ’’ durağında inerek de ulaşabilirsiniz.

KOLEZYUM’A GİRİŞ.

Kolezyum da yüksek sayıda ziyaretçi akımına uğrayan cazibe merkezlerinden biri. Yılın her mevsiminde ciddi sayıda turist tarafından ziyaret ediliyor ve bu nedenledir ki her daim önünde uzun kuyruklar oluyor.

Kolezyum için aldığınız bilet The Roman Forum (Roman Forumu), Palatine Hill (Palatino Tepesi) girişleri için de geçerli. Kolezyum’da ana yapının hemen yan tarafında bilet gişesi var, biletinizi o gişeden aldığınız takdirde bilet kuyruğundan sonra Kolezyum’un önünde tekrar içeri girebilmek için kuyruğa girmeniz gerekiyor.

Biletinizi Forum ve Palatino girişlerinin yapıldığı kapıların – ki biri Piazza Venezia tarafından Kolezyum’a gelirken hemen yolun üstünde diğeri ise Circo Massimo tarafından gelirken -birinden yaparsanız direk olarak başka bir kuyruğa girmeden Forum ve Palatino ile gezinize başlayabilir daha sonra aynı biletler ile Kolezyum’a giriş kuyruğuna girebilirsiniz.

ZİYARET SAATLERİ.

Kolezyum haftanın her günü aşağıdaki saatler arasında ziyarete açıktır.

  • 08.30-16.30;15 Şubat’a kadar
  • 08.30-17.00;16 Şubat-15 Mart
  • 08.30-17.30;16 Mart – Mart’ın son cumartesi günü
  • 08.30-19.15; Mart’ın son Pazar günü – 31 Ağustos
  • 08.30-19.00: 1 Eylül – 30 Eylül
  • 08.30-18.30: 1Ekim -30Ekim
  • Son ziyaretçi girişi kapanış saatinden 1 saat öncedir.
  • 1 Mayıs ve 25 Aralık tarihlerinde kapalıdır.

Kolezyum girişi için alacağınız tam bilete ödemeniz gereken ücret 15.50 Euro, bu bilet yazımın üst kısmında da belirttiğim gibi Foro Romano ve Palatino için de geçerli.

Kuyruk bekleme zahmetinden kurtulmak isterseniz online bilet alabilirsiniz, online bilet satın almak için buradan bilgi edinebilirsiniz. Roma Pass kartınız olması durumunda ise herhangi bir ücret ödemeden ve sıra beklemeden Kolezyum’a giriş yapabiliyorsunuz, Roma Pass ile alakalı yazımı buradan okuyabilirsiniz.

Roma’da Havalimanlarından Şehir Merkezine Nasıl Ulaşılır?

Roma’da Havalimanlarından Şehir Merkezine Nasıl Ulaşılır?

Roma ‘da Fiumicino ”Leonardo Da Vinci” ve Ciampino olmak üzere 2 havalimanı bulunmaktadır.

Fiumicino / Leonardo Da Vinci Havalimanı’ndan Şehre Ulaşım.

1 ) Leonardo Express Treni İle;

Ana binadan dışarı çıkıp binaya sırtınızı verecek şekilde durduğunuzda tren istasyon hemen hemen saat yelkovanının 5 geçiyor pozisyonunda bulunmaktadır. Tren için biletinizi internet vasıtasıyla satın alabileceğiniz gibi, durakta mevcut gişeden yada Tren Italia makinalarından da tedarik edebilirsiniz. Bilet fiyatı 14 Euro olup yaklaşık yolculuk 30 dakika kadar sürmektedir.Biletinizi trene binmeden önce validate etmeniz gerekmektedir, cezası 40 Euro’dur.www.trenitalia.com adresinden daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.

2 ) Terravision Otobüsleri İle;

Ana binadan dışarı çıkıp binaya sırtınız verecek şekilde durup sağa doğru terminal binası dibinden yürüdüğünüzde kısa bir süre sonra Terravision Otobüsleri kalkış ve bilet satış noktasına ulaşacaksınız. Bilet fiyatı İnternette 4, gişede 6 Euro olup bu otobüs Termini tren istasyonuna kadar gitmektedir.

3 ) FM1 Tren Hattı İle;

Eğer Roma merkez tren istasyonu Termini’ ye değil de Trastevere, Ostienze, Tiburtina duraklarına yakın bir noktaya gidiyorsanız FM1 Hattını kullanabilirsiniz. Fiumicino – Tiburtina arası 50 dakika kadar sürmekte olup bilet fiyatı 8 Euro’dur.

4 ) SIT Airport Bus İle.

Eğer Vatikan yakınlarında bir noktaya gidiyorsanız SIT Airport Bus kullanmanız çok daha mantıklı olacaktır. Bu otobüs Fiumicino’ dan kalkıp Vatikan’dan geçip Termini’ ye gelir. Yolculuk başlangıç bitiş noktası arası 60 dakika kadar sürmekte olup ücreti 6 Euro’dur.

5 ) TAM Airport Bus İle.

Ostiense’ ye uğrayarak Termini’ ye ulaşır. Yolculuk 60 dakika kadar sürer. Fiyat 5 Euro ‘dur.

Ciampino Havalimanı’ndan Şehir Merkezine Ulaşım.

İstanbul’dan Roma’ya uçuş yapan tüm firmalar Fiumicino / Leonardo Da Vinci Havalimanına inmektedir. Rynaair,Easyjet gibi charter firmaları ve bazı ülke içi uçuşlar için Ciampino Havalimanı kullanılmaktadır.

Şehre ulaşım için Terravision Otobüsleri hizmet vermekte olup Ciampino Havalimanı’ndan Termini’ ye ulaşım 40 dakika kadar sürer. Bilet fiyatı 6 Euro’dur.

Özel transfer talepleriniz için ise buradan ve buradan faydalanabilirsiniz.

Not : Bu ulaşımlarda Roma Pass kartı geçerli değildir.Roma’yı Roma Pass ile keşfedin isimli yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

Roma Pass Nedir?

Bu yazımda sizlere Roma’ya giden turistlerin büyük sorunsalı ‘’Roma Pass’’ hakkında dilim döndüğünce bilgi vermeye çalışacağım.

Roma‘ya seyahat etme planı yapanların büyük kısmı ”Roma Pass’’ nedir? ne değildir? ne faydası vardır? araştırmalarını mutlaka yapmıştır.

Şimdi nedir bu Roma Pass? beraberce bir göz atalım.

Roma Pass Nedir?

Roma Pass size ulaşım ve müze girişlerinde ücretsiz, sıra beklemeden giriş ayrıcalığı sağladığı gibi birçok sergi, müze, konser, anlaşmalı restoran, Hop on Hop Off tur otobüsleri gibi yerlerde çeşitli indirimler sağlar.

Roma Pass Ne Süre İle Geçerlidir?

48 saat ve 72 saat geçerliliği olan iki ayrı Roma Pass mevcut olup içerikleri aşağıdaki gibidir.

72 Saat geçerli Roma Pass 38,50 Euro olup aşağıdaki özellikleri taşımaktadır.

  • 2 müze için geçerlidir.
  • Metro, otobüs, tramvay ulaşımında kullanılabiliyor.
  • Çeşitli turistik mekân ve aktivitelerde indirim sağlıyor.
  • Vatikan, Ostia Antik kenti girişleri ve Zona B ulaşımlarında geçerli değildir.
  • Fiumicino ve Ciampino havalimanlarından şehir merkezine yada şehir merkezinden bu havalimanlarına çalışan tren, otobüs gibi araçlarda geçerli değildir.

48 Saat geçerli Roma Pass 28,00 Euro olup aşağıdaki özellikleri taşımaktadır.

  • 1 müze için geçerlidir.
  • Metro, otobüs, tramvay ulaşımında kullanılabiliyor.
  • Çeşitli turistik mekân ve aktivitelerde indirim sağlıyor.
  • Vatikan, Ostia Antik kenti girişleri ve Zona B ulaşımlarında geçerli değildir.
  • Fiumicino ve Ciampino havalimanlarından şehir merkezine yada şehir merkezinden bu havalimanlarına çalışan tren, otobüs gibi araçlarda geçerli değildir.

Roma Pass Ne Gibi Avantajlar Sağlar?

En büyük avantajı Kolezyum’da sıra beklememeniz olur ayrıca Castel Sant’Angelo, Borghese Galerisi ve Capitolini Müzesi gibi yerlere de sıra beklemeden girme ayrıcalığını size yaşatır.

Ne Zaman Aktif Oluyor?

İlk girdiğiniz müze veyahut ilk kullandığınız toplu taşıma aracı ile birlikte aktif olur.

Roma Pass Olmazsa Olmaz mı?

Eğer çok fazla müze gezecek, çok fazla da toplu taşıma aracı kullanacak ve yürümeden her yere metro, otobüs vb. ile gidecekseniz Roma Pass hem cebinize hem de konforunuza fayda sağlayacaktır. Roma Pass satın almadan önce 2 yada 3 günlük bir Roma seyahatinde kaç tane müze gezeceğinizi, kaç kez toplu taşıma kullanacağınızı hesaplamanız faydanıza olacaktır.

Bazı Yerlerin Ortalama Giriş Ücretleri Nelerdir?

  • Kolezyum 16 Euro.
  • Borghese Galerry 17 Euro.
  • Castel Sant’Angelo 16 Euro.

Roma Piu Pass Nedir?

Roma Pass‘dan farkı Zona B ulaşımları için de geçerli olmasıdır. Roma şehir merkezinden dışarı çıkacak ve oraları da gezecekseniz Roma Piu Pass mutlaka işinize yarayacaktır aksi takdirde ihtiyacınız olmayacaktır. Roma Piu Pass da Roma Pass gibi havalimanı ulaşımlarında geçerli değildir.

Roma Pass Nereden Alınabilir?

  • Roma Pass’ın geçerli olduğu müzeler.
  • Havalimanları.
  • Turizm Ofisleri.
  • Bazı Metro İstasyonları

Roma Pass Paketinin İçinde Neler Var?

  • Roma Pass Kartları.
  • Metro Haritası.
  • Roma Haritası.
  • Roma Rehberi.

Notlar:

  • Çok fazla ulaşım kullanmayacak ve müze gezmeyecekseniz Roma Pass edinmenize gerek yok diye düşünüyorum.
  • Kolezyum girişi sırasında ise sabah erken saatte bilet gişesinde olmanız fazla sıra beklememenize yardımcı olacaktır.
  • Roma Pass’ın bütçenize mucize bir faydası olmaz lakin sizi sıra beklemekten kesimlikle kurtarır.
  • Roma Pass resmi internet sitesi romapass.it olup daha detaylı bilgi almak için bu adresten faydalanabilirsiniz.

Floransa Gezi Rehberi

Yağmurlu bir Roma sabahına uyanıyorum hâlbuki burada geçen 4 gün hava hep günlük güneşlikti. Roma’da son sabah bu, yaklaşık 2 saat kadar sonra tren ile Floransa’ya geçeceğim.

Son gelişlerimde hep konaklamış olduğum Cherubini Otel’in kahvaltı salonuna! (Balkonuna) geçiyorum. Cherubini bir kat oteli, İtalya’da çokça bulunan kat otellerinden biri, bir binanın 3. katında bir otel, binanın her bir katı farklı bir kat oteli. Cherubini’de balkonu kahvaltı salonu yapmışlar, toplam 15,16 kişinin aynı anda oturma düzenini kullanabileceği ufak bir balkon, ısıtıcılar ile kışın da bu balkon kullanılıyor. Kahvaltı süper, zaten espresso ve İtalyan hamur işleri bana yetip de artıyor bile. Otelin bir başka büyük avantajı ise Termini tren istasyonunun dibinde olması.

Cherubini Otel hakkında detaylı bilgi için  tıklayınız.

Cherubini Otel hakkındaki misafir yorumlarına buradan ulaşabilirsiniz.

Roma Otellerine rezervasyon yapmak için buradan faydalanabilirsiniz.

Kahvaltıda karbonhidrat ve kafein stoklarımı doldurup otelden ayrılıyorum. Termini’ ye giden parke taşlı yollar sırılsıklam, sanki Roma benim ondan ayrılışıma ağlıyor. Termini tren istasyonuna girip ekrandan trenimin hangi perondan kalkacağını takip ediyorum. Tren garı hınca hınç dolu. İtalya’da muhteşem bir tren ağı var ve sistem tıkır tıkır işliyor. Trenimin hangi perondan kalkacağı belli olunca trene geçiyor ve cam kenarında bulunan koltuğuma oturuyorum ardından tren hareket ediyor, şimdilik Arrivederci Roma.

Roma’da geçirmiş olduğum güneşli günlerden sonra Floransa’ya Rönesans ve sanatın başkentine hareket ediyorum. Yolculuğum yaklaşık 1.30 saat sürecek, yağmur Roma’dan uzaklaşıp Floransa’ya yaklaştıkça şiddetini iyiden iyiye arttırıyor ve cama vuran yağmur damlaları ile beraber dış mekan manzarası yolculuğumu oldukça melankolik bir havaya sokuyor. Biraz müzik, biraz kitap, biraz da rasat yolculuğumun rahat ve keyifli geçmesini sağlıyor, tam planlandığı gibi 1 saat 30 dakika sonra kendimi Floransa’da Santa Maria Novella tren garında buluyorum.

Floransa’da gök delinmiş ve feci bir yağmur yağıyor. ’’Eğer bu yağan yağmur ise Roma’da yağan neydi?’’ diye düşünmeye başlıyor ve kendimi yanımdaki grup ile beraber Santa Maria Novella Garı’nın kapalı kısmına atıyorum. Biraz bekleyelim, bakalım yağmur dinecek mi?

Yağmur Floransa’da bulunduğum 3 gün boyunca durmaksızın yağıyor bu nedenle gardaki bekleyişimiz de nafile, ama nerden bilebiliriz ki? İşte bir umut bekliyoruz.

Bu kez Floransa’ya geliş nedenim bir üniversite grubuna mihmandarlık yapmak. Öncelikle yağmur yağışının durmayacağına kanaat getirdiğimiz için 3 Euro / adet ile kendimize şemsiye / Ombrella ediniyoruz, 1 saatlik bekleyişten sonra kaderimize razı olarak ıslana ıslana otelimizin yolunu tutuyoruz. Sanki İtalya’nın tüm yağmurları toplanmış o gün Floransa’ya yağıyordu.

Bu şehir insanı sanata doyuruyor. Tarihe, sanata yüzyıllarca nasıl sahip çıkılabilir? Floransa bunun en güzel örneklerinden biri. Baktığın her yer, gördüğün her şey sanat dolu. Boşuna dememişler ’’Rönesans ve sanatın başkenti’’ diye.

Santa Maria Novella Bazilikası’ na bakan ve aynı meydanda bulunan otelimin konumu gerçekten şahane ve bu nedenledir ki çıkıp şehrin sokaklarında gezinmek, öğlen dinlenmek için otele geri dönebilmek insana büyük konfor sağlıyor.

Floransa küçük ve kesinlikle yürüyerek gezilebilecek bir şehir bu nedenle farklı alternatifler aramaya gerek yok. Bacaklara ve ayaklara kuvvet…

Şimdi bu yağmurlu Floransa gezimde izlemiş olduğum yürüyüş rotasından biraz söz edeyim. Ne şekilde gezmeli? Nereleri görmeli? Ne yemeli? Ne içmeli?

SANTA MARINA NOVELLA MEYDANI VE BAZILIKASI:

Öncelikle bulunduğum meydan olan Santa Maria Novella ve aynı ad ile anılan bazilika bütün ihtişamı ile karşımda duruyor. Floransa’da ilk durağım olan bu bazilika; 9.YY’ da inşa edilmiş olup aynı zamanda gotik mimarisinin son derece etkili eserlerinden biridir.

PIAZZA REPUBLICA:

Şehrin hemen hemen tam ortasında bulunan ve etrafı cafe ve mağazlar ile dolu bir meydan olup günün her saati  hareketlidir. Meydanın girişinde görkemli bir zafer takı bulunmaktadır.

DUOMO / SANTA MARIA DEL FIORE KATEDRALİ:

Hemen hemen tüm Floransa resimlerinde kubbesi görünmekte olan Duomo yani Santa Maria Del Fiore Katedrali Floransa şehrinin en önemli cazibe merkezlerinden biridir. Duomo meydanında katedral haricinde Giotto’nun çan kulesi ve Aziz Giovanni vaftizhanesi de bulunmaktadır.

Katedrale giriş ücretsiz olup kapısında ciddi kuyruklar oluşmaktadır. Giotto’nun çan kulesi de ziyarete açık olup en üst kısmına çıkmanız için 414 basmak tırmanmanız gerekmektedir.

PIAZZA SIGNORIA:

Duomo meydanına gelmiş olduğunuz yolu geriye yürüyüp Piazza Republica’yı da geçip 100 metre kadar sonra tabelaları takip ederek sol tarafınızda kalan sokaklardan birine girip Piazza Signoria’ya ulaşabilirsiniz. Piazza Signoria aynı zamanda bir açık hava müzesi görünümünde olup Palazzo Vecchio, Galleria Uffizi, birçok heykeli barındıran Loggia Del Lanzi ve Michelangelo’nun meşhur Davut heykelinin bir kopyası da bu meydanda bulunan önemli eserler olup Davut heykeli’nin orjinali gene Floransa’da bulunan Galleria Della Academia’da sergilenmektedir.

GALLERIA DEGLI UFFIZI:

Floransa’nın ve Dünyanın en önemli sanat galerinden biridir. Ziyaretçi sayısı çok yüksek olduğundan dolayı her zaman kapısının önünde giriş için uzun kuyruklar oluşmaktadır. Piazza Signoria’da bulunmakta olan Dünyaca ünlü Galleria Degli Uffizi için buradan hem daha detaylı bilgi edinebilir hem de online bilet satın alarak sıra bekleme derdinden kurtulabilirsiniz.

PALAZZO VECCHIO:

Palazzo Vecchio da Piazza Signoria’da bulunmakta olup meydana tamamı ile hakim bir konumdadır.14.yy’da inşa edilmiş olan saray Floransa’da gezilecek olan cazibe merkezleri arasında üst sıralarda bulunmaktadır. Buradan daha detaylı bilgi ve online bilet alabilirsiniz.

PONTE VECCHIO:

Signoria meydanından çıkıp nehir tarafına doğru yürüdüğünüzde hemen karşınıza Floransa’nın en meşhur köprüsü Ponte Vecchio çıkıyor. Turistler için en popüler noktalardan biri olan köprü 14.yy’da yapılmış olup Arno Nehri’nin en dar kısmında bulunmaktadır.

PALAZZO PITTI:

Palazzo Pitti, Floransa’daki görkemli Rönesans Sarayı olup Arno Nehri’nin Floransa merkeze göre karşı kıyısında Ponte Vecchio’ya kısa bir yürüme mesafesindedir.Bir dönem ünlü Medici ailesi tarafından kullanılmış olan saray bir dönem de Napolyon’un hükümet üssü olarak da kullanılmıştır. Günümüzde ise birçok koleksiyon ile müze olarak hizmet vermektedir.

PIAZZALE MICHELANGELO:

Floransa şehrine en hâkim tepe nokta olan Piazzale Michelangelo’dan Floransa’nın en görkemli Panoramik manzarasına ulaşabilirsiniz. Yürüyerek Piazzale Michelangelo’ya çıkabileceğiniz gibi şehir merkezinden 12 No’ lu otobüs ile de tepeye çıkabilirsiniz. Floransa şehir içi ulaşımı ile alakalı olarak buradan  daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Pitti Sarayı’ndan Ponte Vecchio’ya kadar gelip akabinde sağ tarafınızda kalan caddede Arno Nehri boyunca yapacağınız 10-15 dakikalık bir yürüyüş ile Piazale Michelangelo’ya tırmanışa geçeceğiniz merdivenlerin bulunduğu parka ulaşabilirsiniz.

BASILICA DI SANTA CROCE:

Piazzale Michelangelo’dan indikten sonra Ponte Vecchio’ya gelmeden bir önceki köprü olan Ponte Alle Grazie’den karşı kıyıya geçip tam karşı sokaktan devam ettiğiniz zaman karşımıza gelen Corso Dei Tintori’ye girip ilk sol olan Via Antonio Magliabechi ‘yi takip ederek Basilica Di Santa Croce’ye ulaşabilirsiniz. Bu Basilika Franciskan mezhebinin dünya üzerindeki en geniş kilisesidir.

GALLERIA DELL’ACCADEMIA ( AKADEMİ GALERİSİ):

Michelangelo’nun en önemli eseri Davut Heykeli’nin orjinali burada sergilenmektedir.Galleria Degli Uffizi’den (Uffizi Galerisi) sonra en çok rağbet gören müze olması nedeni ile Galleria dell’ Accademia’nın da önünde her zaman uzun ziyaretçi kuyrukları olmaktadır, bu nedenle ziyaretinizden önce online bilet almanızı tavsiye ederim, daha detaylı bilgi ve online bilet için www.accedemia.org adresinden faydalanabilirsiniz. Sizlere sunmuş olduğum bu yürüyüş programında Basilica Di Santa Croce ziyaretinizden sonra Galleria dell’ Accademia’ya ulaşmak için Santa Maria Novella Meydanı tarafına geri dönmeniz gerekiyor.

Galerinin arka sokaklarında bulunan Museo Archeologia / Arkeoloji Müzesi ve Museo di Storia Nature / Doğa tarihi müzesini de ziyaret programınıza almanızı öneririm.

Yukarıda sizlerle paylaşmaya gayret ettiğim rota bir yürüyüş rotası olup iç mekan gezilerini kapsamaz. Uffizi ve Accademia iç mekân gezileri için neredeyse birer gün ayırmanızı öneririm.

FLORANSA’YA NASIL GİDİLİR?

Türkiye’den Floransa’ya direkt uçuş yok. En yakın havalimanı Bologna Guiliemo Marconi Havalimanı. Bologna Havalimanı’ndan Aerobus ile Bologna tren istasyonuna oradan da tren ile Floransa’ya geçebilirsiniz. Bologna Havalimanından tren istasyonu 20 dakika, tren ile Bologna – Floransa arası ise yaklaşık 40 dakika sürüyor.

Bologna Havalimanı ile Bologna tren istasyonu arası için buradan ,

Bologna – Floransa tren bileti için ise buradan  faydalanabilirsiniz.

FLORANSA’DA YEME İÇME ÖNERİLERİ:

Floransa’da yeme içme konusunda mekan önerilerimi aşağıda bulabilirsiniz. Belirtmiş olduklarım genel olarak orta fiyat kategorisinde restoranlar ve büfe tarzı mekânlar. İtalya’da yeme içme mekânlarını kategorilere ayırmamız gerekir ise,

  • Ristorante / En pahalı ve şık
  • Trattoria / Tipik İtalyan
  • Osteria / Tipik İtalyan
  • Foro / Hamur işi fırınları
  • Salumeria / Şarküteri
  • Pizzeria / Pizzacı
  • Paninoteca / Kahve, sandviç vb.

Genelde tüm ’’ foro ve salumeria ’’ dükkânlarının önlerinde satın almış olduğunuz sandviçlerinizi yiyebileceğiniz yerler mevcut; lakin herkes meydanlara, parklara, duvar üstlerine de yayılıp rahatlıkla yiyip içiyor.

Aşağıda isimleri bulunanlar orta bütçeler için uygundur mekanlardır.

  • Panini Toscani / Piazza del Duomo
  • İl Bufalo Trippone / ViA d’ell Anguillara
  • Salumeria Verdi / Via Giuseppe Verdi
  • Amici di Ponte Vecchio da Stefano / Via dei Bardi
  • Amorino Panino é Vino / Via dei Servi
  • Da’ Vinattieri / Via Santa Margherita
  • Trattoria da Giorgio / Via Palazzuolo
  • I Due Frattellini / Via Dei Cimatori
  • Trattoria Le Mossacce / Via del Pro Proconsolo

FLORANSA’DA KONAKLAMA:

Floransa, yılın her döneminde yoğun ziyaretçi akımına uğrayan bir şehir. Floransa  pahalı bir şehir  olduğu gibi otel fiyatları da ve doluluk oranları da her daim yüksek. Aşağıda önerdiğim otellerin üçünde de konakladım, üçü de ayrı kategorilerde ve üçü de şehir merkezinde.

 

Hotel Universo Firenze: Floransa’nın göbeğinde Santa Maria Novella meydanında konum olarak şahane bir otel. Kahvaltı, odalar, temizlik gayet iyi lakin benim konakladığım oda çok asimetrik ve küçük idi.

Hotel Universo Firenze için daha detaylı bilgi için burayı tıklayınız.

Hotel Universo Firenze için misafirler yorumlarına  buradan ulaşabilirsiniz.

 

Bernini Palace Hotel: Her bakımdan muhteşem bir otel. Konaklama imkânım olduğu için kendimi şanslı sayıyorum. Yüksek standartları olan oldukça pahalı bir otel.

Bernini Palace Hotel hakkında daha detaylı bilgiye  buradan ulaşabilirsiniz.

Bernini Palace Hotel ile alakalı misafir yorumları için tıklayınız.

 

New Hostel : Düşük bütçeler için uygun bir hostel.Hem ana binada hem de aynı sokak içinde bir çok binada yerleri var. New Hostel’e  rezervasyon yaptığınız zaman size oda ve bina garantisi vermiyorlar yani mutlaka ana binada kalmanızın garantisi yok. Eğer hostel türü bir yerde konaklama niyetiniz varsa gönül rahatlığı ile kalabilirsiniz. Daha detaylı bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

New Hostel hakkında daha detaylı bilgi için burayı tıklayınız.

New Hostel ile alakalı misafir yorumları için  buradan faydalanabilirsiniz.

 

Diğer Floransa Otelleri Hakkında Bilgi ve Rezervasyon İçin tıklayınız.

Münih Maratonu Hakkında Herşey

Münih maratonu her sene Ekim ayında yapılmakta olan ve oldukça yüksek katılımcı sayısına ulaşan, Dünya üzerindeki önemli maraton yarışlarından biridir. Bu yıl 8 Ekim 2017’de gerçekleşecek olan ve daha önce 2 kez katıldığım Münih maratonu ile alakalı tecrübelerimi bu yazımda sizlerle paylaşmaya gayret edeceğim.

MÜNIH MARATONU’NA NASIL KAYIT  OLUNUR?

Maratonun koşulmasından yaklaşık 8 ay kadar önce kayıtlar açılıyor. Münih maratonu resmi sitesi olan www.muenchenmarathon.de adresinden yarışa kaydınız yaptırabilirsiniz.

Online kayıt sayfasına girdikten, size sorulan tüm soruları cevapladıktan ve ödemenizi gerçekleştirdikten sonra vermiş olduğunuz e-mail adresine onay mailiniz geliyor. Artık geriye kalan yarışa hazırlanmak.

YARIŞ EVRAKLARINIZI NASIL TESLİM ALABİLİRSİNİZ?

2017 yılında 6-8 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan Maraton fuarında elinizdeki onay mailiniz ile yarış için gerekli olan evraklarınızı yani yarış çantanızı teslim alacaksınız. Yarış çantasının içinde göğüs numaranız, sponsorların vermiş olduğu ufak, tefek hediyeler ve yarış hakkında bazı bilgilerin bulunduğu evraklar olacak. Münih Maratonu Fuarı; Olympic Park ‘ın içinde bulunan spor salonlarından birinde yapılmaktadır. Olympic Park’a girdiğiniz zaman yönlendirme tabelaları vasıtası ile fuar alanına kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Yarış çantaları battal boy çöp poşeti benzeri lakin çöp poşetinden daha kalın bir malzemeden yapılmıştır.

MARATON FUARININ YAPILDIĞI OLYMPIC PARK’A NASIL ULAŞABİLİRSİNİZ ?

U Bahn 3 hattı ile Olympia Zentrum durağında inerek maraton fuarına ulaşabilirsiniz.

U BAHN İLE S BAHN ARASINDA NE FARK VAR?

Çok kısa anlatmak gerekir ise U Bahn dedikleri metrodur ve yer altından, S Bahn dedikleri ise trendir ve yeryüzünden yol alır. Yukarıdaki metro haritasından bu hatlar hakkında daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

MÜNİH MARATONU HANGİ MESAFELERDEKİ YARIŞLARI İÇERİYOR?

Münih maratonuna; 42 KM Maraton, 21 KM Yarı Maraton ve 10 KM mesafelerinde katılabilirsiniz.

KAYIT ÜCRETLERİ NE KADAR?

Maraton koşmak istiyorsanız; 24 Eylül 2017 tarihine kadar yarışa kayıt yaptırabilirsiniz. Kayıt ücreti yarış zamanı yaklaştıkça artıyor. Ödemeniz gereken ücret 70 Euro ile başlıyor 95 Euro’ya kadar çıkıyor. Son dakika kayıt yaptırmanız da mümkün, bunun ücreti ise 103 Euro olup son dakika kayıtlarını maraton fuarı sırasında yaptırabiliyorsunuz.

Yarı Maraton koşmak istiyorsanız; 24 Eylül 2017 tarihine kadar yarışa kayıt yaptırabilirsiniz. Kayıt ücreti yarış zamanı yaklaştıkça artıyor. Ödemeniz gereken ücret 48 Euro ile başlıyor 62 Euro’ya kadar çıkıyor. Yarı Maraton için de son dakika kayıt yaptırmanız mümkün, bunun ücreti ise 68 Euro olup son dakika kaydınızı maraton fuarında yaptırmanız gerekiyor.

10 K koşmak istiyorsanız; 24 Eylül 2017 tarihine kadar yarışa kayıt yaptırabilirsiniz. Kayıt ücreti yarış zamanı yaklaştıkça artıyor. Ödemeniz gereken ücret 29 Euro ile başlıyor 39 Euro’ya kadar çıkıyor.10 K için de son dakika kayıt yaptırmanız mümkün, bunun ücreti ise 42 Euro olup son dakika kaydınızı maraton fuarında yaptırabilirsiniz.

*Son dakika kayıtları için katılmak istediğiniz mesafenin katılımcı limitinin dolmamış olması gerekmektedir.

YARIŞ START VE FINISH NOKTALARI NERELERİDİR VE NASIL ULAŞIRSINIZ?

Maraton Start; Coubertinplatz ( Olympic Park Area)

Maraton Finish; Munchen Olympic Stadium.

  • U3 hattı ile Olympia Zentrum durağında inmeniz gerekiyor.

Yarı Maraton Start; Weltenburg Strasse

Yarı Maraon Finish; Munchen Olympic Stadium.

  • U4 hattı ile Richard- Strauss Strasse durağında inmeniz gerekiyor.

10 K Start; Coubertinplatz ( Olympic Park Area)

10 K Finish; Munchen Olympic Stadium.

  • U3 hattı ile Olympia Zentrum durağında inmeniz gerekiyor. 

YARIŞ ÖNCESİ EŞYALARINIZI TESLİM EDECEĞİNİZ NOKTALAR?

Yarış öncesinde eşyalarınızı teslim edip yarış sonrasında geri alabileceğiniz vestiyer noktaları mevcut. Size maraton fuarında verilmiş olan çantanız ve üzerine yapıştırılmış göğüs numaranızın bulunduğu sticker ile numara aralığınıza denk gelen vestiyere teslim etmeniz gerekiyor.

Maraton ve 10 K yarışmacısı iseniz çantalarınızı yarış öncesi teslim ettiğiniz noktadan geri alıyorsunuz. Yarı maraton için ise durum biraz faklı, başlangıç ve bitiş noktaları aynı olmadığından dolayı; start alanında DHL arabalarına teslim ettiğiniz çantanızı finish noktasında teslim etmiş olduğunuz aynı arabadan geri almanız gerekmektedir.

Çantalarınızı teslim edeceğiniz vestiyer alanları ve arabalar göğüs numaralarına göre kategorize edilmiş durumda, yani kafanıza göre değil numaranıza göre teslimat yapıyorsunuz.

 

KAYIT SIRASINDA ÖDEMİŞ OLDUĞUNUZ ÜCRETE NELER DAHİL?

  • Yarış günü ücretsiz ulaşım imkânı.
  • Yarış çantası, göğüs numarası, derecenizi ölçecek olan çip.
  • Finish alanında ikramlar.
  • Finisher madalyası.
  • İnternetten indirebileceğiniz yarış bitirme sertifikası.
  • Gerekli olması durumunda medikal destek.
  • Finish alanında duş ve masaj.

İŞİNİZE YARAMASI MUHTEMEL EK  BİLGİLER.

  • Yarışa kayıt olurken 38 Euro karşılığında Münih Maratonu 2017 resmi tişörtünü de satın alabilirsiniz.
  • 10 Euro karşılığında yarış bitiminde madalyanıza isminizi, soyadınızı ve derecenizi işletebilirsiniz, bunu yapabilmek için yarışa kayıt sırasında bu hizmeti de satın almanız gerekmektedir.( Medals engraving)
  • Yarış sırasında kullandığınız zaman çipinizi finish alanında teslim etmeniz gerekiyor, aksi taktide yarış sırasında vermiş olduğunuz kredi kartınızdan çip ücreti tahsil ediliyor.
  • Yarış bitiminden 24 saat sonra marathon-photos.com adresinden yarış sırasında çekilmiş olan fotoğraflarınızı satın alabilirsiniz.

MÜNİH MARATONU BİTTİ ŞİMDİ DE BİRAZ GEZELİM DERSENİZ;

Sadece koşmakla olmaz, maraton bitti ve artık gezme zamanı derseniz; işte size Münih ve çevresinde gezebileceğiniz cazibe noktaları hakkında kısa kısa bilgiler. Öncelikle Münih ile başlayalım.

MÜNİH;

MÜNİH’TE NERELERİ GÖRMELİSİNİZ?

  • Marienplatz / Şehrin ana meydanı.
  • Altes Rathaus / Eski belediye sarayı.
  • Neus Rathaus / Yeni belediye sarayı.
  • Peter’s Church / Münih’te görebileceğiniz en önemli dini yapılardan biri.
  • Maximillian Strasse / En şık ve alışveriş için en cazip cadde.
  • Olympia Park / 1972 Münih olimpiyatları için yaptırılmış park.
  • Münih Olimpiyat Stadı / Olympia Park içinde bulunan ve 1974 Dünya kupası finalinin oynanmış olduğu meşhur stadyum.
  • İngiliz Bahçesi /Almanya’nın hatta Avrupa’nın en büyük ve görülesi parklarından biri.
  • Hofbrauhaus / Dünyaca ünlü bira evi.

MÜNİH’TE NE YAPMADAN DÖNMEMELİSİNİZ?

  • Alman biralarını ve sosislerini tatmadan.
  • Terayağlı Breztel yemeden.
  • İngiliz Bahçesini gezmeden.
  • Schwarzwolder Torte ( Karaorman pastası) yemeden.
  • Bayern Münih’in mabedi olan Allianz Arena’da bir maç izlemeden.

MÜNİH’ E YAKIN ŞEHİRLER NERELERİDİR?

Eğer yarıştan sonra birkaç gün daha Münih ve çevresinde kalmayı düşünüyorsanız, Bavyera bölgesinin diğer şehirlerini de seyahat planınızın içine dâhil edebilirsiniz.

Bu seyahatiniz için size rehber olabilecek ”Münih’ten Diğer Bavyera Şehirlerine” isimli yazımı buradan  okuyabilirsiniz.